28 Mar 2010

Kazanmak...



Asıl soru "Kazandın mı?" DEĞİL, "Beklentilerini yerine getirebildin mi?" olmalıdır...


Başarısız olanlar, çalışmalarda yüksek performans gösterip, performans sırasında bunu başaramayanlardır. Kazananlar ise, stres altındayken antrenmanlarda, provalarda görülenden daha iyisini yani, beklentilerden daha yüksek bir performansı sergileyebilenlerdir..

Örneğin kaybeden sporcu, büyük maçlardan önce
sakatlanan ya da küçük rahatsızlıklar yaşayan sporcudur. Kazanan ise, küçük başarısızlıklarla baş edebilen ve ne olursa olsun en iyi performansını ortaya koyabilendir.

Başarısız olan yani kaybeden, bildik, ya da daha zayıf pozisyondaki kişilere karşı etkileyici görünen ama kendisinden daha iyi olanlarla rekabette baş edemeyen kişidir. Kazanan ise daha iyi durumdakilerden korkmayan, ama güçlüklerden hoşlanan kişidir.

Herkesin zihinsel, fiziksel bir limiti vardır. Kişi kendine ne kadar inanırsa inansın bedenin çizdiği sınırlardan daha fazlasını yapamaz. Olması istenen şey, bu sınıra erişilmesidir, yeteneklerin ve sınırların el verdiği ölçüde, başarıya ulaşmaya çalışırız. Bu nedenle sorulması gereken soru kazandın mı değil, beklentilerine ulaştın mı olmalı. Eğer sorunun yanıtı “hayır” ise, o zaman hem fiziksel hem de zihinsel nedenlere iyi bakmalıdır. Genellikle bir-iki kez görülen düşük performans basit bir etkiye bağlıdır: aşırı yorgunluk, yanlış zamanda yemek yeme, kötü bir gün geçirme vb. Ama çalışmalarla performans arasında sürekli bir farklılık görülürse, o zaman hemen her türlü performans alanı için (sanat, spor, iş yaşamı vb.) zihnindeki tutumlarla ilgili bir sorun, bir performans blogu ile karşı karşıya olunması söz konusu olabilir.

İki koşucu örneği ele alınırsa, A kişisi yetenekli bir koşucu, kısa bir eğitimin ardından pek çok başarı elde etmiş ve hızla yükselmiş, B koşucusu ise ortalama bir yeteneğe sahip ve A kadar iyi bir noktaya gelmesi çok daha uzun zaman almış ve çalışmaları çok daha zorlu geçmiş. A koşucusunun morali giderek bozulmaya başlıyor çünkü artık gelişme gösterememeye başlıyor ve B tarafından yeniliyor. B ise son derece keyifli ve kendine güveni giderek daha fazla artıyor, çünkü devamlı gelişme gösteriyor.

Buradaki kilit nokta bu iki sporcunun geçmiş deneyimleri. A’nın yetenekleri olduğundan, çok sıkı bir eğitim alması ve yarışları kazanmak için kendini çok da fazla zorlaması gerekmemiş. B ise iyi standartlara gelebilmek için çocukluğundan itibaren sıkı çalışmak zorunda kalmış.

A başarısızlığa uğradığında “Ben başarısızım (kaybedenim)” diyor, B ise “Daha sıkı çalışmalıyım” diyor. Büyük bir yarış olacağında ise, B “bu benim için büyük bir fırsat” diyor, A ise “ya kaybedersem” diye düşünüyor. Geçmiş deneyimler silinemez ama zihin yeniden programlanabilir, böylelikle değişen zihin tutumları kendilik algılarını da değiştirir.

Kişinin performansı, kendini nasıl gördüğü ile ilgilidir. Zorlu bir durumla karşılaştığında, aslında bu durumu halledebilecek güçte olsa da, kendinden şüphe etmesi performansını olumsuz etkileyecektir. Kaygı -canlılık eğrisine göre aşırı kaygının performansı düşürdüğü biliniyor ancak bir miktar uyarılmışlık da başarı için gerekli.

Performans öncesinde, aşağıdaki basit sorulara ayrıntılı yanıtlar vermeniz işinize yarayabilir:
- Hayal edebileceğin, olabilecek en kötü şey ne?
- Bunun gerçekleşmesi ne kadar olası?
- Peki, daha kötü ne olabilir?
- Bu durumda nasıl hissedersin?

Soruları bu şekilde ortaya koyduğunuzda, en önemli maçın, oyunun, gösterinin bile sadece bir diğer performans anı olduğunu fark edeceksiniz.

Performans sırasında, sadece kendi performansınıza odaklanın, doğru yerlerde yaptığınız hareketleri, ne kadar çabaladığınızı, bedeninizde hissettiklerinizi …vb.yi izleyin. Her ne yaparsanız yapın, kendinizi tamamen o ana verdiğinizden, ve elinizden geleni yaptığınızdan emin olun.

Lütfen Gününde Olmanın Özellikleri'ne bakın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.