12 Mar 2010

Özgüven


Yapılan araştırmalarda kendine güven, performans alanında başarılı olan ve olmayan sporcular, oyuncular ve dansçılar arasında önemli, ayırt edici faktör olarak bulunmuştur. Spor psikolojisi araştırmalarında, başlangıçta pek çok araştırmacı yüksek performansın kendine olan güveni sağladığını düşünse de, öz-güvenin tek başına performans arttıran bir etken olduğu son dönem araştırmalarında görülmektedir. Performans psikolojisi açısından “kendine güven,” kişinin istenilen davranışı başarı ile ortaya koyabileceğine dair inancı olarak tanımlamaktadır. Kendine güvenen kişide,
ne kadar çaba gösterirse, hedefe o kadar kolay ulaşabileceğine dair sabit bir inanç vardır. Kendine güveni performans önünde engel teşkil eden blokların (kişinin kendisi ile ilgili negatif inançlar ve performans kaygıları) tam tersi olarak da düşünebiliriz.

Sporcularla yapılan çalışmalar, öz-güveni yüksek olan sporcuların hata yapmaktan ve risk almaktan çekinmediklerini gösterirken; kendinden ve performansından şüphe eden sporcuların sorumluluk almaktan kaçındıklarını ve fazla korumacı davranarak başarısızlık kaygıları nedeniyle performans sırasında tutuklaşabildiklerini göstermektedir.

Albert Bandura’ya göre sporcuların performanslarına dair özgüvenleri, dört ana bilgi kaynağına/faktöre bağlıdır. İlk ve en önemli faktör geçmiş performans başarılarıdır. Antrenmanlar ya da daha önceki karşılaşmalarda edinilmiş deneyimler, gelecek başarı ya da başarısızlık beklentilerinin birincil belirleyicisidir. Sporcunun geçmişte yaşamış olduğu başarılar, performansına dair pozitif beklentiler oluşturmasını, yüksek motivasyona sahip olmasını ve özgüveninin artmasını sağlamaktadır. Geçmişte tekrarlanan başarısızlıklar ise, kartopu etkisi ile katlanarak başarının ulaşılmaz olduğu düşüncesini yerleştirecektir.

Araştırmada öne sürülen ikinci özgüven kaynağı da indirekt deneyimlerdir. Dolaylı deneyimler kişinin performansını beğendiği diğer kişileri ve bu kişilere dair ayrıntıları inceleme, model alma yoluyla özgüvenin gelişmesine katkı sağlayabilmektedir. Performans alanındaki diğer kişileri izlemek ve onları model almak, istenen performans düzeyinin ulaşılabilir olduğunu kanıtlamaktadır.

Özgüven sağlamada üçüncü önemli faktör ise sözel iknadır. Antrenörler, öğretmenler, koçlar özgüveni geliştirebilmek ve kişinin belirlenen hedefe ulaşabileceğini gösterebilmek için hemen her türlü performansa dair veriyi kullanmalıdır. Sözel ikna, kişinin kendisi tarafından da olumlu telkinler verme yolu ile kullanılabilir. Dördüncü yöntem ise etkinliği diğer yöntemlere göre daha az olduğu bilinen duygusal canlandırma yöntemidir.

Sonuç olarak özgüven, iyi hazırlanma, planlama ve iyimser bir bakış açısı olarak tanımlanabilir. Başarısızlığı bekleyerek inanç sistemimize negatif bir kanal üzerine kurarız ve bu inançlara uygun ayrıntıları toplarız. Performans söz konusu olduğunda pozitif inançlar önemlidir ve bunu sağlamak için antrenörlerin ve spor psikologlarının pek çok yöntemi vardır.


Bandura, Albert (1997), Self-efficacy: The exercise of control, New York: Freeman, pp. 604,
Bandura, Albert (1999), "Moral disengagement in the perpetration of inhumanities", Personality & Social Psychology Review 3 (3): 193–209


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.